20 Şubat 2011 Pazar

Bücürlük...

Şimdi ben bunu yazıyorum ama kendi yaşımgillerden bi kızcağız bunu yazmış olsa da ben de okusam ''Ulan daha 17 yaşındasın ne gördün ki gerizekalı? Ergen misin nesin kime bu atarın?!'' derdim. Ama... Ne olursa olsun, kaç yaşımda olursam olayım, özlediğim tek bir şey olacak. Ne eski sevgilim, ne ilk aşkım, ne de kaybettiğim en değerli bluzum... Sadece ama sadece, her yaştan insanın tek seferde verebileceği tek bir şey olacak; ''Çocukluğum''. Çünkü...

   Çünkü hayat, oyuncak bebeklerimin suratını tükenmez kalemle çizerken, Barbie'lerimin dudaklarını annemin rujuyla boyamaya çalışırken basitti.
   Çünkü hayat, sırf ''Gemilerde Talim Var''ı söylüyor diye Beyazıt Öztürk'ü şarkıcı sanarken komikti.
   Çünkü hayat, saçımı çektiler diye ağlarken acıtandı.
   Çünkü hayat, bebeğimi yere attığı için ona tükürürken saldırgandı.
   Çünkü hayat, sakızımı çıkarıp oraya buraya yapıştırırken umarsızdı.
   Çünkü hayat, tozlu yerlerde dolaşıp hastalanınca da anne diye ağlarken ikiyüzlüydü.
   Çünkü hayat, çocuğun öpüşerek falan yapıldığını sanarken saftı.
   Çünkü hayat, legolardan kule yaparken heyecanlıydı.
   Çünkü hayat, annem bana çikolata alacağı için sevinçliydi.
   Çünkü hayat, şarkıları ezberlediğimi düşünüp kendimce uydurarak söylerken havalıydı.
   Çünkü hayat, büyüklerimden duyduklarımı kızlara satarken bilgiliydi.
   Çünkü hayat, doğum günü partime tüm sınıf katılınca sosyaldi.
   Çünkü hayat, tuvaletimi söylemenin neden bu kadar önemli olduğunu sorduğumda ''Artık büyüdün, koca kız oldun'' demelerine rağmen laflarına karışınca ''Sen sus bakıyim, daha küçüksün her şeye karışma öyle'' dedikleri için gıcıktı.
   Çünkü hayat, patates kızartmalarının bittiğini öğrendiğimde mutsuzdu.
   Çünkü hayat, kızların dersleri olduğu için dışarı çıkamadıklarında sıkıcıydı.
   Çünkü hayat, yakar top oynarken hıslıydı.
   Çünkü hayat, hulahop çevirmeye çalışırken azimliydi.
   Çünkü hayat, annem bana kereviz yedirmeye çalışırken mide bulandırıcıydı.
   Çünkü hayat, annemin kremlerini, makyaj malzemelerini sürünürken meraklıydı.
   Çünkü hayat, ailece gezmeye çıktığımızda bana dondurma alırlarken huzurluydu.
   Çünkü hayat, kavga olduğunda kızları savunurken sadıktı.
   Çünkü hayat, çöpün başında kalem açarken makaraydı.
   Çünkü hayat, gömleğimizin yaka düğmesi kapalıyken örnekti.
   Çünkü hayat, sevmediğim yemekleri peçetenin arasına sıkıştırıp çöpe atarken üçkağıtçıydı.
   Çünkü hayat, battaniyeleri dolap kapakları arasına gerip çadır kurarken eğlenceliydi.
   Çünkü hayat, bakkal ''Şurdan bi sakız al'' derken beleşti.
   Çünkü hayat, voleybol maçını erkekler aldığında alçaktı.
   Çünkü hayat, yarım metre enindeki yolda bisiklet yarışı yapmaya çalışırken zordu.
   Çünkü hayat, annem sarılırken ''Annecim seni seviyorum de bakıyim'' dediğinde tekrarlarken sevgi doluydu.
   Çünkü hayat, en sevdiğim renk pembeyken tutkuluydu.
   Çünkü hayat, takım elbise giyince babama hayran kaldığımda aşıktı.
   Çünkü hayat, bisikletten düşüp ağlaya ağlaya eve giderek anneme yaramı gösterdiğimde nazlıydı.
   Çünkü hayat, bisikletimin tekerleği fosil olduğunda pislikti.
   Çünkü hayat, anneme ''Yemiyyceem'' derken inatçıydı.
   Çünkü hayat, annemle kavga etsek bile gece korkmayayım diye beni yatırmaya geldiğinde karşılıksızdı.
   Çünkü hayat, öğretmene ''Ödevimi evde unuttum'' diye ağladığımda saçımı okşarken anlayışlıydı.

   Çünkü hayat, büyüyüp dert üstüne dert binmeden önce, ergenlikte saçmalamadan önce, bişeylerin farkına varmadan önce, omzumdaki tek yükün okul çantam olduğunu bilmediğim günlerde güzeldi. İnsan bunu çok sonradan fark ediyormuş halbuki... Her şey en basit haliyle bize sunulmuşken biz annemizin topuklu ayakkabılarını giyip babalarımızın tıraş köpüklerine bulanarak büyümeye çalıştık. E insan elindekinin kıymetini hep kaybedince anlamıyor mu zaten?!

2 yorum:

  1. Bayıldım buna.

    YanıtlaSil
  2. Souad Massi-Ghir Enta ile okumanı öneririm. Bu yazının ilham perisi o.

    YanıtlaSil